Futbolda başarı sadece saha içinde değil, kulübün stratejik yönetiminde de kazanılır. Bu stratejilerin en önemli unsurlarından biri ise scouting, yani yetenek avcılığıdır.
Scouting, gelecekte büyük potansiyele sahip olabilecek futbolcuları tespit edip kulübe kazandırma işidir. Yetenekli bir scout, genç yaşta fark edilmeyen cevherleri keşfeder ve kulübüne hem sportif hem de ekonomik anlamda kazanç sağlar. Türkiye’de son yıllarda bunun başarılı örneklerini gördük:
• Göztepe, Romulo’yu Atletico Paranaense’den 2,5 milyon €’ya aldı, Leipzig’e 20 milyon € artı 5 milyon € bonus ile sattı.
• İstanbulspor, Diarra’yı neredeyse bedavaya aldı, 3,8 milyon €’ya Feyenoord’a sattı.
• Kasımpaşa, altyapısından yetiştirdiği Yasin Özcan’ı 7 milyon €’ya Aston Villa’ya sattı.
Bu örnekler, doğru scouting sisteminin kulüplere nasıl ciddi kazançlar sağladığını açıkça gösteriyor. Hatta bazı kulüpler, bu satışlarla sadece bir yıl değil, birkaç yılın tüm maliyetlerini karşılayabiliyor.
Ancak Çaykur Rizespor’da tablo farklı. Ne yazık ki kulübümüz halen güçlü bir scouting birimi kurmuş değil. Zaman zaman “ekibimiz var” denilse de, sahada veya transferlerde bu ekibin izlerini göremiyoruz. Oysa ki, sürekli teknik direktör değişimlerine, menajer tavsiyesi transferlere ve pahalı futbolculara bağlı kalmak yerine, kendi keşfettiğimiz oyuncularla bir gelecek planı yapabiliriz.
Israrla söylüyorum: Kulübümüzün geleceğini kurtarmak için, futbolcu transferlerinde kimseye muhtaç olmamak adına scouting departmanı kurulmalı. Bu departmanda çalışacak tecrübeli isimler kulübün kadrolu personeli olmalı ve hangi teknik direktör gelirse gelsin bu veri tabanı, bu hafıza korunmalı.
Çaykur Rizespor’un kalıcı başarısı, yalnızca bugünün skorlarıyla değil, yarının yıldızlarını bugünden bulmakla mümkün.
Osman ÖKSÜZ




















Uğur
Tutmayın küçük enişteyi..