Deprem, Türkiye'nin kaçınılmaz bir gerçeği ve önemli bir gündem maddesi. Türkiye, aktif fay hatları üzerinde yer aldığı için depremler sıkça yaşanıyor ve ciddi can ve mal kayıplarına yol açabiliyor. Bu nedenle, depreme dayanıklı şehirler inşa etmek, yapı stoklarını güçlendirmek ve toplumsal bilinç oluşturmak büyük önem taşıyor.
Son yıllarda, özellikle İstanbul gibi büyük şehirlerde, depreme hazırlık çalışmaları ve altyapı projeleri gündemde. Ancak, bu çalışmaların hızlandırılması ve daha etkin önlemler alınması gerektiği sıkça vurgulanıyor
İstanbul'da yaklaşık 1,5 milyon riskli konut olduğu belirtiliyor ve bu binaların depreme karşı güçlendirilmesi veya dönüştürülmesi gerektiği vurgulanıyor2. Özellikle, 600 bin binanın acilen yıkılması gerektiği ifade ediliyor. Uzmanlar, kentsel dönüşüm ve güçlendirme çalışmalarının hızlandırılmasının kritik bir ihtiyaç olduğunu belirtiyor.
Bu süreçte, eski ve dayanıksız yapıların yerine depreme dayanıklı binalar inşa edilmesi, mevcut yapıların güçlendirilmesi ve yapı denetim sistemlerinin sıkılaştırılması büyük önem taşıyor. İstanbul'un geleceği için bu çalışmaların hızla hayata geçirilmesi gerektiği sıkça dile getiriliyor
En son İstanbul'da meydana gelen deprem, 23 Nisan 2025'te Silivri açıklarında gerçekleşti ve 6,2 büyüklüğünde ölçüldü2. Deprem yaklaşık 13 saniye sürdü ve ardından 266 artçı sarsıntı kaydedildi. Neyse ki, bu depremde herhangi bir can kaybı veya ciddi yaralanma yaşanmadı. Ancak, birçok vatandaş geceyi parklarda ve toplanma alanlarında geçirdi.
Deprem sonrası riskli binalara girilmemesi konusunda uyarılar yapıldı ve hasar tespit çalışmaları hızla başlatıldı. İstanbul'un deprem gerçeğiyle yüzleşmesi ve daha dayanıklı bir şehir inşa etmesi gerektiği bir kez daha gündeme geldi.
Kentsel dönüşüme karşı çıkanların olduğunu biliyoruz. Devletimiz bu açmazı çözmek zorunda.
Tarihte büyük yıkımlar yaşanan İstanbul’dan başlayarak süratle bütün deprem bölgelerinde gerekenler yapılmalıdır. Herkes üzerine düşeni yapmak zorundadır. Büyük acılar yaşadığımız depremlerden en az zararla ve kayıplarla çıkmamak gereğinin hemen yapılmaya başlanması ile mümkündür.
Nüfusumuzun yüzde yirmisine tekabül eden, sanayimizin çok önemli bir büyük bölümünün Marmara bölgesinde olması dikkatleri bu bölgeye çekmektedir.
Bakı selam ve dua ile…
