Fatih Sultan KAR

Kızıldere Katliamının 52. Yılında Ardeşen Öceli Cihan Alptekin

  • 0
  • 0
  • 744

CİHAN VARSA BANA BİR ŞEY OLMAZ
Deniz Gezmiş için Rize çok özeldi. Baba tarafı Rize İkizdere Cimil'den “Gezmişoğulları” sülalesinden geliyordu. Ataları, Orta Asya’dan göçen Oğuz Türklerinin bir kolu olarak Anadolu’ya gelmiş ve Rize’nin İkizdere kazasına bağlı Cimil’e yerleşmiş. “Gezmişoğulları” bu köylerden Başköy’de yaşamış, ticaret ve tarımla uğraşmışlar. Bir de Ardeşen ilçesinin Öce (Yeniyol) köyünden Cihan Alptekin, onun için çok değerliydi. Her fırsatta “Cihan varken bana bir şey olmaz” diyordu.

Oy Cihan Bizim Cihan
Karadeniz aslan yürekli çocuğu Cihan Alptekin, 1947 yılında Rize’nin Ardeşen ilçesinin Öce (Yeniyol) köyünde doğdu.  Temmuz 1969'da Filistin'e giderek El-Fetih kamplarında diğer arkadaşlarıyla birlikte askeri eğitim aldı. Türkiye'ye dönüşünden bir süre sonra yakalandı ve hapse atıldı. Kasım 1971'de tutuklu bulunduğu Maltepe Askeri Cezaevi’nden THKP-C liderleri Mahir Çayan ve Ulaş Bardakçı ile birlikte tünel kazarak firar etti. Ocak 1972'de Hüseyin İnan, Deniz Gezmiş ve Yusuf Aslan'ı idamdan kurtarabilmek amacıyla Mahir Çayan'la Ankara'da bir araya geldi ve ortak eylem kararı alındı. Yapılan plan gereği THKO ve THKP-C Fatsa'da ortak karargâh kurdu ve Ünye'deki NATO üssünde görevli İngiliz teknisyenler kaçırılarak Kızıldere'ye götürüldü. Rehinelere karşılık idamların durdurulması talepleri kabul edilmedi. Kızıldere'de saklandıkları yerin tespit edilmesinin ardından CIA koordinasyonuyla gerçekleşen bir operasyonda, kıstırıldıkları evde bombalanarak öldürüldüler. Kaçırılan NATO elemanları açılan ateş sonucu Mahir Çayan ile birlikte ölmüşlerdir.

Ablası Nuran Alptekin Kepenek’in kaleminden Cihan Alptekin
Rize ili Ardeşen ilçesi Öce (Yeniyol) köyündeniz. Cihan çok çocuklu bir ailenin dördüncü çocuğudur. Dokuz kardeşiz. Babam Murgul Bakır İşletmeleri’nde işçi olarak çalışıyordu. Annem köy işlerini yürütüyordu. Aslında yürütüyorduk demek daha doğru. Köy işleri ancak elbirliğiyle başarılabilecek işlerdi.
Bir torunumuz var. Cihan’ımızın adını taşıyor. Annem ilk kez, “Cihan” adını onunla ağzına aldı. 

“Cihan doğduğunda kıtlık vardı.”
Cihan, doğduğunda İkinci Dünya Savaşı’nın olumsuzlukları yaşanıyordu. Köyümüz o yıllarda açlık sınırında yaşıyordu. Engebeli arazilerde yiyeceğini üretmek köylü için kaçınılmazdı. Ve biz ailecek çok çalışmak zorundaydık. Cihan bu noktada ailenin aslında kardeşlerin içinde aileye en çok katkı yapan kardeşti. Annesinin ve büyük ablamızın yükünü hafifletmek için elinden geleni yapardı. Çok çalışkandı. Aramızda yaş farkı az olduğu için biz çoğu zaman birlikte koşturuyorduk. Bensiz bir yere gitmekten hoşlanmazdı. Ağaçlardan meyve toplarken bile beni götürürdü. Ve küçük kardeşimizle birlikte beni yaka paça ağaca çıkarırlardı. Birlikte meyve toplardık. 

“Hal ve gidiş notu fenaydı.”
Okulda çok çalışkandı. Fakat haksızlığa uğradı mı Cihan’ı kimse tutamazdı. Hakkını aramak için bazen saldırganlaşırdı. Bu nedenle hal ve gidiş diye bir not vardı karnemizde; Cihan’ın o notu fenaydı. Babam bu duruma üzülmezdi. Cihan’ın haklı olduğunu bilirdi. Her zaman da haklı olurdu. Onda adalet duygusu ve vicdan çok gelişmişti.

“Annem; Cihan’ı korur ve şımartırdı.”
Kaç yılında aileden koptu ve üniversiteye geldi? Hangi dönemde politize olmaya başladı? Liseyi bitirdiğinde İstanbul Hukuk’a girdi. Politize olması ise çocukluk yıllarına dayanır. Babam siyasetle ilgilenmekten hoşlanırdı. Köyümüz geleneksel olarak CHP’ye oy verirdi. Evde sürekli, İnönü, Atatürk ve Cumhuriyet devrimleri tartışılırdı. Köyün öğretmeni mahallemizde otururdu. Akşamları bize gelirdi. Ayrıca köyde köy enstitülerinde okuyan birkaç genç vardı. Onlar yaz tatiline geldiklerinde insanlar toplanır, siyaset yaparlardı. Yakup, o ağabeylerden biriydi. Cihan, onların bu tartışmalarına tanık olurdu çoğunlukla. Siyasi bilinç onda böyle oluştu. Sonra ağabeyim (Ali Rıza) çok iyi bir okurdu. Yakup’tan kitaplar alır, sürekli okurdu. Biz de o evde olmadığında, Cihan’la onun kitaplarını gizlice alır okurduk. Bize vermezdi, kitapların zarar göreceğinden korkardı ağabeyimiz. O da şimdi Ankara’da, edebiyat öğretmeni. O köy işlerine hiç yardım etmezdi, fakat sürekli okurdu. Annem onu korur ve şımartırdı. Biz de onu kıskanırdık. Bu nedenlerle Cihan, İstanbul’a gittiğinde bir şeylerin az da olsa farkındaydı. 

Amerikan emperyalizmine karşı mücadele
Onu ziyaret ettiğimde başımızda iki silahlı jandarma vardı. Konuşmalarımız ailemizle ilgili şeyler olmak zorundaydı. Herkesi tek tek sordu. Beni yıllardır ilk kez görüyordu. Birbirimizi çok özlemiştik. Sürekli beni konuşturdu. Bana dokunarak, saçlarımı okşayarak özlem giderdi. Mini bir elbise vardı üzerimde, benimle dalga geçti. Tamamen Amerikalıya benziyorsun dedi. Ona Amerikan sigaraları götürmüştüm. Onları alırken çok mahcup oldu. Almak istemedi. Çünkü hareketlerinin özünü, Amerikan emperyalizmi karşıtlığı oluşturuyordu. O rahatsızlığını duyumsadığımda çok üzüldüm. Ama iş işten geçmişti. Dört yıldır görmüyordum. Fakat sürekli yazışıyorduk. Ona katkı yapmaya çalışıyorduk: Hem maddi hem de düşünsel katkı. Düşünsel katkıyı Yakup yapıyordu elbette. Ona sürekli yasal çizginin dışına çıkmamaları gerektiğini yazıyordu. O da koşulların onu bu çizginin dışına itebileceğini yazıyordu.

“Sus Amerikalı hergele!”
Filistin’e eğitime gittiği yaz, ben kısa bir tatile geldim. İstanbul’da beni karşıladı. Önder altı aylıktı. Bebekle geliyordum. Havaalanında Önder’i kucakladı. Ona “Nasılsın Amerikalı?” dedi. Önder ağlayınca “Sus! Amerikalı hergele!” dedi. Onu sevdi. Onunla oynadı ve beni orada diğer akrabalarımıza bıraktı. Benimle köye gelemeyeceğini söyledi. Nedenini sordum. Anlatamayacağını söyledi. Meğer Filistin’e gidecekmiş. 1968 olarak hatırlıyorum.

Bana dürüstlüğü sen öğrettin anne
O yazı Filistin’de geçirdiğini, biz yıllar sonra öğrendik. Bizden her şeyi sakladığını sezinliyorduk. Sürekli söylediği bir şey vardı: “Benim ne kadar haklı olduğumu ileride anlayacaksınız.” Anneme dönüp, “Bana dürüstlüğü öğrettin. Ben de sonuna kadar dürüstüm anne. Bana güven,” diyordu. Onu sürekli vazgeçirmeye çalışıyordu. Annem inattır. Göndermemek için elinden geleni yaptı. Fakat Cihan, “Geri dönüşüm yok anne,” diyordu. Tabii İstanbul’a dönmesini istemiyordu. Hatta bir amcamız geldi ve “Jandarmaya haber verelim. Cihan’ı tutuklatalım. Gi-demesin İstanbul’a” diye plan bile yapıldı. Cihan hiç kimsenin beklemediği kadar kısa kaldı ve döndü.  Ben öyle bir oyunun içinde asla olmazdım. Fakat akrabalarımız böyle düşünüyorlardı. Bazen bu plan “keşke tutsaydı” dediğim oluyor. Belki yaşıyor olurdu...

“Hadi işinize gidin”
İlk önemli tutuklama Ankara’da Adliye Sarayı’nda gözetim altında olan Deniz (Gezmiş) ve arkadaşlarını çıkartmak için gösteri yaparlarken gerçekleşiyor ama çok kalmadan çıkarılıyorlar. Orada kaldıkları sürece bunlara yiyecek bir şey vermiyorlar. Yıl 1969 sonbaharı. Sonra 1970 Mayıs’ında Sağmalcılar’a giriyorlar. Cihan defalarca tutuklandı. Fakat ilk tutuklanmalar hep kısa süreliydi. Kamuoyu bu gençlere soğuk bakmıyordu. Yaptıklarıyla halkla içiçeliğini arttırıyordu. Evlerde gençlerimizin resimleri, asılıydı. Halkın gündemini onlar oluşturuyordu. Doğal olarak hakimler de, “Sizi yaramazlar; bir daha yapmayın. Hadi işinize gidin,” gibi tatlı azarlarla onları bırakıyorlardı. Ne zaman ki egemen güçler vurucu güçleriyle gençlerin karşısına dikilip onları yok etme operasyonlarına başladı. Gençlerin kamuoyu desteği hızla yok olma sürecine girdi. 

“Ağzından kan sızıyordu.”
Onlara destek veren askeri güçler, öncelikle çeşitli yollarla yok edildi. Basın, her türlü aracıyla gençleri çirkin nitelendirmelerle aşağılamaya başladı. Çünkü dış güçler içerideki yandaşlarıyla karşı saldırıya geçti. İlk uzun tutuklanışı Sağmalcılar Cezaevi’ne girişi oldu. Oradan da Bursa Cezaevi’ne nakledildiler. Fakat Dev-Genç’in kuruluşu bu uzun tutuklamalardan önceydi. 1971’de Cihan’ın Milliyet Gazetesi’nde ağzından kan sızan resmini görünce ben artık orada duramaz oldum ve hemen ikimiz de döndük. Cihan Tekirdağ’da yakalanmıştı. Ve çok hırpalanmıştı. Geldiğimizde Maltepe Cezaevindeydi 1971 Haziran ayı...
12 Mart 1971 muhtırası sürecinde Cihan; emekli bir komiserden kiraladıkları evde kaçaktı. Çünkü “Balyoz Harekatı” başlatılmıştı ve tüm ilerici kesimler tutuklanmayla karşı karşıyadılar. Ve askerler eve gelirler. Senaryo böyle şekillendirilmiştir. Askerler gelirler ve yemeği çok masum bir etkinlik olarak değerlendirirler ve Cihan’lar kurtulurlar tabii. O anlık tehlikeden kurtulurlar. Cihan motosiklet kullanmayı öğrenmek ister. Ve Tekirdağ kaçışı; planının ilk adımıdır bu adım. Sonra Tayfun Cinemre ile birlikte bir motosikletle yola çıkarlar. Yalnız yola çıkış bir başka arkadaşının evinden gerçekleşir. Cihan’ın yakalanmasında bir ihbar olabileceği de bazı arkadaşlarınca söylenmektedir. Fakat ne kadar doğru bilinemez. İhbar varsa “Ben ihbar ettim,” demez kimse. Ben Amerika’daydım. Tekirdağ’da yakalanışından sonra döndüm Türkiye’ye. Fakat Cihan her zaman yaşamımızdaydı. Hapis günlerinde sürekli ailenin her ferdiyle yazışırdı. Cezaevinde yapılacak en iyi iş bu.

Cihan’ım öldürülmüş, ben yıkılmıştım
Ankara’da evimdeydim. Radyonun başındaydık. O zaman radyo haberleri daha sürekliydi. Televizyonda haberler çok seyrek veriliyordu. Ve yaşamımız acı doluydu. Gelen her telefon çalan her zil sanki Cihan’ın ölüm haberini verecekmişçesine bir düşünceye kaptırıyordu beni. Canlı yayın gibi. Bütün aile gözaltındaydık. Haberi radyodan duyduk. Ben yıkılmıştım. Köye gitme planları yapıldı. Samsun’dan ablam ve eniştemi de alacaktık. Bir araba ayarladık. Minibüs gibi bir şeydi. Samsun’a gittiğimde babamın Cihan’ı almak için Niksar’a gittiği haberini aldım. Fakat babam daha önce davranıp Cihan’ı almaya köye gitmişti, biz köye vardığımızda. Köye gittiğimizde köy tıklım tıklımdı. Jandarma köyün ana yolunu kesmişti. İnsanlar dağ yollarından geliyorlardı. O yollardan gelmek çok zordu. Ama çaresizdiler. 

Keşke bizim de Cihan’ımız olsa
Babaannem kardeşlerim yıkık durumdaydılar. Ağabeyim zor izin alıp geldi. Tüm kardeşlerim perişandı. İş bana düştü. Ayakta durmak zorundaydım. Onlara yardımcı olmak zorundaydım. Ara sıra tarlalara kaçıp ağlıyordum. Onların yanında hiç ağlamadım. İnsan kaynıyordu ortalık... Tanımadığımız o kadar insan geliyordu ki. Bizim köyümüz çok konukseverdir. O gelenlerin hepsine köylüler yemek pişirdi ve neleri var, neleri yok ortaya koydular. O arada radyo onların cenaze namazının kılınmamasını öneriyordu. Onlar öneremezler, tavsiye ediyorlardı. Köyün imamı onları lanetleyerek Cihan için cenaze namazı kıldırdı.  Gelen insanlar genelde annemi ve babamı şöyle teselli ediyorlardı: “Eşref, Ayşe, keşke bizim de Cihan gibi bir oğlumuz olsa...” Böyle diyorlardı. Bir de Cihan’ı kaçak gençlerden biri, dağlardan gelerek ziyaret etti ve tabutu başında uzun uzun kaldı. Kimseyle konuşmadı ve döndü. Bizim kültürümüzde öldükten sonra isteyenin Cihan’ı görmesinde bir sakınca yoktur. Tabii kardeşi olarak onu görmek benim en doğal hakkımdı. Cihan tabii delik deşikti. Kurşun izleri ve patlayan bomba parçacıklarının yarattığı çukurlar vardı vücudunda. Cihan’a bakmak isteyenler baktılar. Buna engel olunmaz bizim kültürümüzde. Ben onu o kadar çok öptüm ki…

Cihan Alptekin’in şiirlerinden:

Hayat
Geçiyor günler yavaş yavaş 
Saniyeler dakikalar 
Saatler ve günler
Ve nihayet…

Haftalar aylar seneler
Zaman sanki bir poyraz
Sonra hızlı esen bir lodos
Gibi geçiyor artık

Çağlayarak akan bir dere gibi
Önüne durak gelmezcesine gidiyor
Fakat…

En sonunda önüne durak olan
Bir mezar koyacağız.

Cihan Alptekin
Rize Lisesi 
5ed A, No: 698

Kayıp
Dağda kayıp
Şehirde kayıp
Rüyamda kayıp
Ne kayıp bilir misin sevgilim

Hayır...
Gençliğim kayıp

Cihan Alptekin
Rize Lisesi 
5ed A, No: 698

Aşkım
Dur sevgilim 
Gelen, geldi gitti 
Kimse atmadı beş kuruş dahi 
Benim kaybolmaz derdime

Gittim hekime 
Dedi yok bu ilaçtan 
Dedim birazcık olsun 
Ver bana o ilaçtan 
Döndü geri 
Gözleri dolu dolu oldu 
Dedi ne var oğlum 
Dedim ilaç, ilaç 
Derdime derman olacak ilaç 
Dedi ki yok yok.

Cihan Alptekin 
Rize Lisesi 
5ed A, No: 698

Yorum Yap

Yazarın Diğer Yazıları

Rize siyasetinin güçlü hafızası Sami Kumbasar

  • 0
  • 0
  • 51

30 KUPONA ALINMADI BU VATAN KURTULUŞ MUHACİRLİK VE RİZE

  • 0
  • 0
  • 43

Bir kentin ardında kalan! Rize'nin meşhur 'Kara Valisi' Mehmet Hurşıt Akkaya!

  • 0
  • 0
  • 56

En büyük silahı hayal gücü olan bilge bir gezgin: Cemal Gülas

  • 1
  • 0
  • 80

Mapavrili Dursun Ali Sarıoğlu

  • 0
  • 0
  • 144

Ne Söyledim Sana Ne Söyledim Hiç Oralı Olmadın

  • 0
  • 0
  • 94

Kızıldere Katliamının 52. Yılında Ardeşen Öceli Cihan Alptekin

  • 0
  • 0
  • 744

Milli Mücadelenin Unutulmaz Deniz Kahramanlığı

  • 0
  • 0
  • 100

Bizim Derenun İnsanı Abdurrahim Albayrak

  • 0
  • 0
  • 111

Elleri Kelepçeli Fenerbahçe Başkanı Ve Rize Mebusu

  • 0
  • 0
  • 154

Çayeli Haytefli Sucu Baba

  • 0
  • 0
  • 150

Size Bize Hepimize Yeter Rize'de

  • 0
  • 0
  • 136

NASIL DA ÇAPRPARDI KALPLER ŞENOL BİROL GOL DİYE

  • 0
  • 0
  • 290

SÜLEYMAN KAZMAZ’IN ANILARINDA RİZE’NİN İŞGAL YILLARI

  • 0
  • 0
  • 161

Rizeliler Hep Atasının Yanında Olmuştur

  • 1
  • 0
  • 936

Rize Eski Valisi Kamil Nezih Okuş

  • 0
  • 0
  • 272

Bilir misin Hemşehrim Rize’nin Köylerini

  • 0
  • 0
  • 215

Çayeli’nin Eski Adının Çaybaşı Olduğunu Biliyor muydunuz?

  • 0
  • 0
  • 207

Rize İkizdere Gezmişoğullarından Deniz Gezmiş

  • 0
  • 0
  • 311

Karadeniz'in İncisi Güzellik Mabedi Rize

  • 0
  • 0
  • 232

Onu Dünya Gıpta İle İzliyor Ödüllendiriyor Ya Biz?

  • 0
  • 0
  • 259

1922 Yılında Rize

  • 0
  • 0
  • 274

Pazarspor’un 50. Yıl Etkinliği İstanbul'da Yapıldı

  • 0
  • 0
  • 226

Türk Sanat Müziğinin Yıldızı Yüksel Uzel Vefat Etti

  • 0
  • 0
  • 310

Türkiye'nin İlk Yerli Boya Üreticisi Hayırsever İş Adamı Ahmet Hamdi İshakoğlu

  • 0
  • 0
  • 273

Rize İlinin Yakın Tarihine Dair Hatıralar

  • 0
  • 0
  • 571

TÜRK SİYASETİNDE AYKIRI BİR PORTRE

  • 0
  • 0
  • 270

BİR KÜLTÜR ABİDESİ TULUMU KONUŞTURAN ADAM: REMZİ BEKAR

  • 0
  • 0
  • 343

ÜLKE YÖNETİMİNDE SÖZ SAHİBİ RİZE PAZARLILAR

  • 0
  • 0
  • 381

RİZE GÜNLERİ ÜZERİNE

  • 0
  • 0
  • 305

PAZARLILAR BİRLİĞİ DERNEĞİ GENEL KURULU YAPILDI

  • 0
  • 0
  • 366

Vefatının 14. Yılı Anısına (18 Kasım 2009)

  • 0
  • 0
  • 661

Servet Yardımcı: Rize Hatıralarımızın Şehridir

  • 0
  • 0
  • 408

KAZIM KARTAL’IN RİZE ÇAY TARİHİNE KATKILARI

  • 1
  • 0
  • 516

KİMLER GELDİ KİMLER GEÇTİ

  • 0
  • 0
  • 565

Futbol Sahalarının Arap Ahmet’i

  • 0
  • 0
  • 587

Çamlıhemşin Çinçivalı Murat Karayalçın’ın Anıları

  • 0
  • 0
  • 431

1946 Yılında Hazırlanan Rize Şehri Kat'i İmar Planı

  • 0
  • 0
  • 487

RİZE TURİZMİNDE POTANSİYEL VAR

  • 0
  • 0
  • 398

RİZELİ SİYASİLERİN DARBE HATIRALARI

  • 0
  • 0
  • 404

ŞAMPİYON RİZESPOR (1973-74 SEZONU)

  • 0
  • 0
  • 412

Rize Sporundan Bir Yıldız Kaydı

  • 0
  • 0
  • 458

O Artik Çok Sevdi̇ği̇ Ci̇mi̇l’i̇n Topraklarinda

  • 0
  • 0
  • 523

24 SAATTE 24 FUTBOLCU TRANSFER EDEN RİZESPOR’A SELAM OLSUN

  • 0
  • 0
  • 549

Rize'nin eskimeyen milletvekili Sami Kumbasar

  • 0
  • 0
  • 628

Nerede o eski bayramlar

  • 0
  • 0
  • 444

Rizespor Süper Lig'de Lobimiz Amatör Kümede

  • 2
  • 1
  • 578

Dönemine Damgasını Vurmuş Bir İsim

  • 0
  • 0
  • 776

Dönemine Damgasını Vurmuş Bir İsim Rize Milletvekili TBMM Başkanı Fuat Sirmen

  • 0
  • 0
  • 442

Birlikten kültür doğuyor

  • 0
  • 0
  • 445

Eski İstanbul’un Rizeli Kabadayıları

  • 2
  • 0
  • 10932

Rizespor’un unutulmaz kalecisi Sinan Yenigün

  • 0
  • 0
  • 513

Tarihinden sayfalar

  • 0
  • 0
  • 413

Yazında doğası, çayı ve insanıyla Rize-2

  • 0
  • 0
  • 482

Rize'nin ünlü futbolcuları

  • 0
  • 0
  • 590

Yazında doğası, çayı ve insanıyla Rize-1

  • 0
  • 0
  • 386

Rizeli Savcı Yusuf İzzet Akçal ve Şair Nazım Hikmet’in Bursa Cezaevi hatıraları

  • 0
  • 0
  • 424

Memleket Kokulu Sanatçı Emin Yağcı'nın Ardından

  • 0
  • 0
  • 447

19 Mayıs'ta Doğdu Aşkımız

  • 0
  • 0
  • 442

Gol Kralı zeki ve çevik Rizespor'u Oktay Çevik

  • 0
  • 0
  • 493

Rize Malpet'ten futbolun zirvesine baba hakkı istedi Beşiktaşlı oldu ona Arap Ahmet derlerdi

  • 0
  • 0
  • 546

Rizelilerin hemşerilik teklifini kabulünün 100. Yılı Anısına

  • 0
  • 0
  • 430

Lefter: Rizeliler'i Rize'yi hiç unutmadım

  • 1
  • 1
  • 495

Merhum Başbakan Ahmet Mesut Yılmaz'ın Rize Sevgisi

  • 0
  • 0
  • 420

Çayın Başkentinden Türkiye’nin Başkentine Ankara Kent Konseyi Başkanı Halil İbrahim Yılmaz

  • 0
  • 0
  • 372

Rize'nin il oluşunun 99. yıl anısına Lazisatan sancağından Rize vilayetine

  • 0
  • 0
  • 520

Rize'nin il oluşunun 99. yılı anısına

  • 0
  • 0
  • 457

Bir Futbol ve Rizespor Emekçisi: Zafer Numan Kanburoğlu

  • 0
  • 0
  • 381

Kurtuluşa yürek koymuş bir Rizeli Mehmet(Ağa) Ekşioğlu

  • 2
  • 0
  • 616

Türk Ordusuna Rizelilerin Hediyesi: Rize Teyyaresi

  • 0
  • 0
  • 388

Aspetli hayırsever Ali Rıza Mete'nin vefatının 7. yılı anısına

  • 1
  • 0
  • 417

Vekil Olmak/Asıl Kalmak

  • 0
  • 0
  • 397

Laz Ziya, Ziya Kalkavan

  • 1
  • 0
  • 458

Rize İlinin Bir Lobisi Yok

  • 1
  • 3
  • 785

Unutulmaz Başhekim

  • 1
  • 0
  • 430

Belediye Bloklarında Sona Yaklaşılıyor

  • 2
  • 0
  • 433

Rize Pazar Tarih Yazar

Rize ilçe ilçe ele alınmalı bir sosyo kültürel envanter çıkarılmalı.....

  • 6
  • 0
  • 667

Rize Günleri Rize'ye Yakışır Olmalı

  • 3
  • 0
  • 607

DEĞERLİ SANATKÂR VE GÖNÜL İNSANI ÇAYELİLİ HEMŞEHRİMİZ DURSUN KARACA’NIN ARDINDAN

Bir Çayeli sevdalısı. Bir İstanbul Beyefendisi. Bir cumhuriyet sevdalısı. Eski futbolcu, eski belediye başkan yardımcısı. Kalıcı eserlere imza atmış bir sanatkar ve en önemlisi gönül insanı Dursun Karaca ağabeyimizi kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyiz.

  • 0
  • 0
  • 123

Vefatının İkinci Yılı Anısına Ahmet Mesut Yılmaz ve Hatıralar

  • 0
  • 0
  • 458

BU TOPRAKLARDAN BİR CİMİLLİ İBO GEÇTİ

  • 0
  • 0
  • 1435

RİZE'NİN KAYBOLAN SEMBOLLERİ

  • 0
  • 0
  • 1700

RİZE’NİN NOSTALJİK DEĞERİ TURİST OTEL VE HATIRALAR

  • 0
  • 0
  • 2405

TURGUT KIRAN’IN ARDINDAN

  • 0
  • 0
  • 3378

RİZE BİZİMDİR VE BAŞKA RİZE YOKTUR

  • 0
  • 0
  • 2381

MÜTEVAZI BİR EFSANE: ALİ YAVUZ

  • 1
  • 0
  • 10369

ÇAY YAPRAĞI ESRA ALKAN'IN KALEMİNDEN DİLE GELDİ

  • 0
  • 0
  • 1097

RİZESPOR'UN KURULUŞ TARİHİ DEĞİŞTİRİLEMEZ

  • 0
  • 0
  • 2089

19 MAYIS TARİHİ RİZESPOR BAYRAMI OLARAK İLAN EDİLMELİDİR

  • 0
  • 0
  • 1206

RİZELİ FUTBOLCULARDAN OLUŞAN RİZESPOR TARİH YAZIYORDU

  • 0
  • 0
  • 6334

TÜRK SİYASET TARİHİNİN İKİ BEYEFENDİ İSMİ: YUSUF İZZET AKÇAL VE EROL YILMAZ AKÇAL

  • 0
  • 0
  • 3530

TÜRK SİYASETİNİN RENKLİ İSMİ: OSMAN KAVRAKOĞLU

  • 0
  • 0
  • 3635

BELEDİYECİLİĞİN BABASI: AYTEKİN KOTİL

  • 0
  • 0
  • 1420

NE RİZE’DE VEFA İSİMLİ BİR SEMT NE DE RİZELİ DE VEFA VAR

  • 0
  • 0
  • 1061

KOCA KAPTAN GÜRSEL AKSEL, RİZESPOR VE VEFA

  • 0
  • 0
  • 832

OLİMPİYAT VE DÜNYA ŞAMPİYONU RİZE’NİN GURURU: KAZIM AYVAZ

  • 0
  • 0
  • 1165

ATATÜRK’ÜN KADIM DOSTU RİZELİ MATARACI MEHMET EFENDİ

  • 1
  • 0
  • 1838

RİZE ESKİ HÜKÜMET TABİBİ: DOKTOR MEHMET ALİ GÜVEN

  • 0
  • 0
  • 1045

GERİYE HOŞ BİR SEDA KALDI

  • 0
  • 0
  • 928

RİZELİLERİN DERVİŞ ALİ’Sİ

  • 0
  • 0
  • 873

YEŞİL MAVİ RENKLER DÜNDAR AKDENİZ’İN ARMAĞANI

  • 0
  • 0
  • 1045

TURGUT AKSOY’UN ARDINDAN: ÖZEL İNSANDI, GÜZEL İNSANDI

  • 0
  • 0
  • 1132

AZMİ KANDEMİR YAŞAYAN TARİHTİR

  • 0
  • 0
  • 1126

ÜÇ GÜZEL ADAM VE ÜÇEL

  • 0
  • 0
  • 780

TÜRK SİYASET TARİHİNİN RENKLİ İSMİ ALİ TOPUZ'UN ARDINDAN

  • 0
  • 0
  • 772

SİYASETTE SOL KANAT FUTBOLDA STOPER: ALPER TAŞ

  • 0
  • 0
  • 712

'BİZİM SASU' CENGİZ SARIOĞLU

  • 0
  • 0
  • 917

RİZE ÇAYINA ADANAN BİR ÖMÜR: MEHMET ZİHNİ DERİN

  • 0
  • 0
  • 859

RİZE SİYASET TARİHİNDEN RENKLİ BİR POTRE: MEHMET TALAT DOĞAN

  • 0
  • 0
  • 748